Etrafımıza
bakalım. İstanbul, Suriye, Sur ve Sincar’da olan kıyım ve yıkımlar, ne kadar acı
verici. Değişmeyen ve beyne kazılan kanlı kareler, geride kalan annelerin gözyaşları
ve çocuklarının itildikleri ortam hepimiz için, bitirilmeye çalışılan insanlık
ve insani değerler açısından düşündürücü. Halbuki paylaşılacak o kadar
güzellikler var ki.
Aslında devletler,
taraf oldukları uluslararası insan hakları sözleşmeleri sadece uygulamak ve
gözetlemekle sorumlu değildir. Uluslararası ilişkilerde de bunlara saygı
gösterilmesi, gerektiğinde birbirine hatırlatma ve daha güzel yarınlar için çabalama
sorumlukları da vardır. İnsan haklarına saygının üye ülkelerce ciddiye
alınması, uyum ve gözetleme konusunda BM’in rolü büyüktür.
Bu konuda
aksaklıklar olduğunda insani örgütlerin çabaları ve çok yönlü tesiri öne
çıkıyor. Savaşta acı çeken kadın ve çocukların korunması konusu hasassiyet
kazanıyor, öncelikli olarak ele alınıyor ve dünya kamuoyunu harekete geçirmeye
çalışıyor. Çocuklarını kaybeden bir annenin acısıyla çarpıyor tüm yürekler ve
savaşın bitmesi için insanlık göreve çağrılıyor.
İçlerinde Uluslararası
Af Örgütü gibi 26 uluslararası insani örgütün bulunduğu ortak insiyatif hafta
sonunda İsveç Meclisi önündeki Mynt Torget meydanında buluştu. Halep’te kadın
ve çocuklara yönelik şiddetin durması içindi oradan yükselen çığlık. Birçok halktan
insanlar buna destek sunmuştu. Femininistisk insiyatif gösteri esnasında resmimi
çekip manşetine taşıdı. Örgüt temsilcileri konuşma yaptı. Bölgedeki savaşın
getirdiği yıkıma dikkat çekildi. BM ve AB gibi örgütler göreve çağrıldı. Kadın
ve çocuk hakları konusundaki hassasiyeti ve uluslararası alandaki çalışmalarıyla
tanınan İsveç Uluslararası Af Örgütü Basın Sözcüsü Ami Hedenborg’un sert çıkışı
büyük beğeni topladı. BM Güvenlik Konseyi’nin barış konusunda felçli bir
konumda olduğunu söyleyen Hedenborg’in, BM Genel Kurulu’nu göreve çağırması da,
insanlığın umut bağladığı örgütün acı halini ortaya seriyor ve herkesi
düşündürüyordu. Şöyle diyordu, Hedenborg:
‘Gözümüzün önünde
insanlar hukuksuzca tutuklanıyor, işkence ediliyor ve kaybediliyor. Barışçıl
amaçlı gösterilere sert müdaheleler sözkonusu. Bu türden şiddet, insanlık suçu
kapsamına giriyor. Bunu daha önce dile getirdik ve şimdi de istemimizi
vurguluyoruz. Suçlular bulunup Uluslararası Ceza mahkemesi önüne
çıkarılmalıdır.
Taraflar arasında
savaş suçunu işleyenler hakkında soruşturma başlamadan Suriye’de atılacak barış
adımların uzun ömürlü olması ve başarılı olması zordur.
BM Güvenlik
Konseyi’nin öncelikli görevi barışın korunması ve geri getirilmesidir. Güvenlik
Konseyi, soruna birlik içinde çözüm bulma ve karar vermenin acil olduğu bir
zamanda, adım atma konusunda felç olmuştur. Bizler, insanların yardım
çağrılarına sesiz ve seyirci kalamayız. Onun için Uluslararası Af Örgütü,
Güvenlik Konseyi’nin başarısızlığı nedeniyle, BM Genel Kurulu’nun bu görevi
yerine getirmesi istenmiş, hatırlatmıştır. Burada, tüm ülkelerin sivil insanların
koruması ve savaşın son bulması için görev ve sorumlulukları yerine getime,
görevi vardır.’
Savaş hukuku
olarak da tanımlanan Cenevre antlaşmalar dizisi 1864’lü yıllarda başlar ve
1949’da son şeklini alır. İlk sözleşme üzerinden tam 152 sene geçmesine rağmen,
halen insanlar ırk, renk, inanç, cinsiyet ayırımı ve çıkarları için toplu
kıyıma uğruyor ve hukuk ayaklar altına alınıyor. Devletler için bağlayıcı olan
bu sözleşmelere saygı duyulmuyor. BM insan hakları deklerasyonu yok sayılıyor.
Savaşlar, yıkımlar
ve acılarla dolu bir yılı geride bıraktık. Yılın son saatlerindeki hatıralar,
kareler kana boyandı. Ama gerçek şu ki, geleceğe umutla bakma ve insanca yaşam
herkesin hakkı. Siyaset tıkanmış ve politikacılar insani çözümleri bulmada zorlandığı
bu gibi anlarda, şiddeti red eden, bunun yerine barışçıl ve insani çözümler
üzerinde yoğunlaşan, bu konuda tecrube sahibi olan ve insani yaptırım gücü
bulunan, tarafsız insan hakları örgütleriyle bağlarımızı güçlendirmeliyiz, diye
düşünüyorum. Toplumun her kesimi, insani sese kulak veren herkes, savaşın
acımasızlığına kurban edilmiş anne ve çocukların acısının dinmesi için, insani
örgütlerin önerilerini dikkate almalı ve destek vermelidir. Etkinliklerine
katılmalıdır. Suçlular bulunup adalet önüne çıkarılmalı, İstanbul, Sur ve
Halep’teki yaralar mutlaka sarılmalıdır.
Analiz: Zarathustra Gabar
Inga kommentarer:
Skicka en kommentar