fredag 22 maj 2015

Röportaj: Mehabad olayları ve İran'da insan hakları

Bir zamanlar Mehabad Kürt Cumhuriyetine başkent olmuş kadim Mehabad şehrinde, Ferinaz Xosrewani'nin ölüm olayı ve yayılan protesto eylemleri öncesinde, birçok insan hakları örgütü İran'ı insan hakları konusunda eleştiren raporlar yayınlamıştı. Raporlarda, yeterli delil olmadığı halde göz altına alınanlar, cezaevlerinde siyasi mahkumların çokluğu ve idam cezalarındaki artışa dikkat çekiliyordu. Bunun yanısıra Kürt bölgesindeki siyasi güçler de, Kürt halkına karşı yürütülen ırkçı ve sindirmeyi amaç edinen, bunun için hile ve şiddetin her türlüsününü uygulayan İran siyasetinin iç yüzünü açığa vurmaya çalışıyordu. 
Ferinaz olayı, kadın haklarının ayaklar alınması ve Kürt sorununun şiddetle çözme siyasetine karşı, bardağı taşıran damla oluyordu. Kürt halkının protestosu Mehabad sonrasında diğer yerleşim yerlerine ve yurt dışına kadar yayıldı. İran'da uygulanan baskılar medyaya yansıdı ve gündeme geldi. İnsani örgürlerin dikkati Kurdistan'ın doğusuna ve İran'a çekildi. 

Ne oluyordu İran'da? Kürt bölgesinde durum nasıl? İran'da cumhurbaşkanı seçimleri sonrasında, Kürt sorununun çözümü ve kadın hakları açısından olumlu herhangi bir gelişme oldu mu?

İşte günlerdir cevabı aranılan soruları, Gazeteci-Yazar, Kurdistan Siyasi Tutukluların Haklarını Koruma Federasyonu Başkanı Arêz Aryandarî'ye sorduk. Arez aslen 'Rojhilat'ın Sine şehrinden. Uzun zamandır insan hakları konusunda çalışıyor. Ayrıca Kürt tarihi konusunda araştırmaları mevcut. Aryandari aynı zamanda, Avrupa'da kurulu, 'Kurdistan Zerduşt Ayin Merkezi kurucu üyesidir.

- Ağustos 2013'te İran'da cumhurbaşkanı seçimleri gerçekleşti. Mahmud Ahmedinijad'ın dönemi bitti, yerine Hasan Ruhani geçmiş oldu. Kürt sorununa yaklaşımlarını değerlendirir misiniz?
Arêz Aryandarî: İran tarihine bakıldığında, ülkede 11 devletin kurulduğuna değinilir. Tabi şu andaki İran İslam Cumhuriyeti, Ruhani'nkiyle birlikte 11. devlet olmakta. Bunların Kürtlere yaklaşımı, son etapta Kürt sorunun çözümü konusunda aralarında fazla bir fark yoktur. Aynı siyaset izlendi. Sorunların ana kaynağı ülkedeki anayasadır. İran İslam Cumhuriyeti anayasasına göre, İslam Şii mezhebine mensup olmayanlar, cumhurbaşkanı başta olmak üzere, devletin önemli organların başına gelemez, yöneticisi olamaz. İslam Cumhuriyeti anayasasına form verilirken, buna özel bir yasa eklendi. Buna göre Kurdistan'ın doğusu, güvenlik nedeniyle İran'ın özel bir bölgesi olma statüsüne getirildi. Yasa bugünde etkin. Buna dayanarak üst makama sahip kişiler, Kürt bölgesini, istedikleri şekilde yönetip kendi çıkarları doğrultusunda bir politika yürütmektedir. Bu, Kürt bölgesindeki siyasal gelişimi, toplumsal yaşamı ve ekonomiyi olumsuz yönde etkilemektedir. 

Cumhurbaşkanlarının olumlu görülen bazı adımlarından, politikalarının değişeceği mesajı çıkartılmamalıdır. Cumhurbaşkanının böylesi yaklaşımı Ortadoğu'da yürütüğü siyasetle yakından alakalıdır. Türkiye'ye yönelik politikası bunda etkilidir. 

- Cezaevlerinde durumlar kötü. İnsan hakları raporlarına göre, özellikle Kürt siyasi tutuklara karşı acımasızsa sürdürülen bir politika mevcut. Ahmedinijad ve Ruhani dönemi arasında, tutukluların durumunu iyileştirme anlamında herhangi bir fark var mı?
Arêz Aryandarî: Kürtlerin tutuklanması, ıspatlanmamış iddiaya rağmen hapis cezası verilmesi ve cezaevlerinde, verilen cezayı kötü şartlar içinde  geçirmesi ve idama yollanması her iki dönemde de uygulandı. Uygulama devam ediyor. Amnesty International, Human Rights Watch ve benzer insani örgütlerin raporuna göre, Kürt kökenli kişilerin yakalanması, cezaevine konulması ve idam edilmesi, Kurdistan sınırını geçenleri cezalandırması sorunu Ahmedinijad döneminde ara verilmeden sürdü. Yeni yönetimin bu kötü gidişatı durdurmaya niyeti yok. Baskıları artırmaya ve idam cezalarını uygulamaya devam ediyor.

- İran uzun süre ambargolarla karşı karşıya kaldı. Kürt bölgesine ekonomiye yansıması nasıl oldu? Bölgedeki ekonomik durum merak ediliyor. Bizleri bilgilendirir misiniz?
Arêz Aryandarî: Tekrarlamakta fayda var; İran'ın Kürt sorununu çözme politikasi dünden bu güne imha etmeden öteye gitmedi. Aynı yaklaşımın değişik versiyonu siyasi, toplumsal, kültürel ve ekonomik alana da uygulanmaktadır. Örneklerle açıklamaya çalışsak, İran'da elde edilen petrolun % 17'lik bölümü Kurdistan'ın doğusundan, İlam bölgesinde çıkartılmakta. Ortadoğu'da en büyük altın damarlarının bulunduğu ve elde edildiği alan Kurdistan'ın Tikap ve Seqız yerlerindendir. Kürtler ülkelerindeki yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynaklarından pay alamamaktadır. Onlara, kendi ülkesinde az ücretle amelelik düşmektedir. İran metropolerinde ise, ülke yabancısı muamelesini görmektedirler. İran rejimleri, bu zengin gelirin bir kısmını dahi Kurdistan'a yatırım amaçlı olarak getirmeyi düşünmemektedir. Bundan dolayı Kurdistan'da ekonomide canlılık aktif olamıyor. 

- İran daha çok kadın hakları konusunda eleştiriliyor. Genelde İran, özelde ise Kürt bölgesinde kadın hakları konusunda durum nasıl?
Arêz Aryandarî: İran'da insan hakları ihlalleri devam etmektedir. Kürt bölgesinde ihlaller daha açık ve kaba olmakta. Kürtler, İran'da ikinci derece vatandaş muamelesi görmektedir. İran yönetimi sürekli olarak 'baskı uygula ve görmemezlikten gel' politikasının uygulayacısı olmuştur. Bunun örnekleri çoktur. 14 yaşaltındaki kızlara şiddet uygulama, ateşli silahla taramadan bahsedilebilir. 18 yaş altındaki kız ve erkek mahkumların idam edilmesine devam ediliyor. 
İran'da kadın haklarının ayaklar altına alınmasının esas sebebi, anayasadır. Anayasada var olan kadın hakları karşıtı kanunlardır. Kürt kadını, siyasi bakışı, kimliği, Suni ya da Yarsan olmasından dolayı ceza ve baskılarla karşıya kalmaktadır. Tabi bu arada ülkedeki diğer kadınlar da bu anayasadan etkilenmektedir, baskı altındadır. 

- Ferinaz Xosrewani olayını sonrasında, Kürt halkı Mehabad'ta, ardından protesto eylemlerini yaşadığı her yere yaymasını nasıl yorumluyor sunuz?
Arêz Aryandarî: İran, Kürt halkının sindirme ve imha planını esas alan politikasını, sürece yayarak, baskıları sistematik olarak uygulayarak ve toplumun tüm kesimini de içine alarak sürdürdü. 

Kadın haklarına, özellikle direngen Kürt kadınına karşı yıllardır uygulan sindirme ve kişiliğini yok etme politikası, giderek su yüzüne çıkan, kirli senaryolarının bir parçası idi. Özellikle Rojava'da, Kürt kadınının destansı direnişi dünyanın dikkatini üzerine çektiği bir anda, Ferinaz'a cinsi anlamda el uzatma, Kürt kadınına bir saldırı olarak algılanmalı. İran'ın bu tavrı, Kürt halkının iradesini tehdit, kırma ve yok etme mesajıyla yüklüdür. Amacına ulaşmak için, uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve hukuksal haklar da dahil, hiç bir engel, sınır tanımamaktadır. Ancak Ferinaz bir Kürd kadını idi. Ve kendi şahsiyetinde, canını feda ederek, Kürt kadınının kişiliğini korudu. Öldü, ancak yenilmez olduğunu haykırdı. Bunu direnişler ve protestolar takip etti. Bununla Kürt halkı, İran'ın imha politikasına, hayır demiş oldu. 

- İran ile Kürt sorununu görüşmeler yoluyla çözüm yolu ne? 
Arêz Aryandarî: Sorunun barışçıl yöntemlerle çözümü çok önemli ve bu eğilim mutlaka geliştirimelidir. Ancak İran'ın böyle bir tavıra sahip olduğu, istekli olduğu işaretlerini vermesi gerekiyor. İmha ve sindirme politikasından vazgeçmesi gerekiyor. 

Kurdistan'ın doğusundaki Kürt siyasi hareketlerin dağınıklığı da bir başka sorun. Bunların soruna barışçıl yollarla siyasi çözüme yardımcı olacak bir platform oluşturmaması ve İran'a baskı yapmada gecikmesi de diğer ciddi bir eksiklik. 
Kürt partileri Rojhilat bölgesinde kadının örgütlenmesinde fazla rol oynamadılar. Bu soruna el atılmalı, kadın kendi toplumu içinde örgütlüğünü kurabilmelidir. Böylesi bir örgütün olmayışı, kadın hakları gelişimi önünde de bir engel oluşturuyor.