lördag 26 december 2015

"AYN WARDO' SİVİL DİRENİŞİ'ni anarken

 
Barış ve çözüm sürecinin yerini savaş ve çatışmaya verdiği, şehirlerde sokağa çıkma yasağının günlerce uygulandığı böylesi dönemlerde, başka halk ve inançların tarihlerinde yaşanılan barışçıl ancak sivil direncin öne çıktığı olayları yıl dönümlerinde anmak, bunu incelemek ve bilince çıkarıp, tecrübelerinden faydalanmak önemlidir.

Ayn Wardo'daki olay, tarafları barışa zorlayan ve imkansızı başaran insani bir çağrıyla son bulmuştu. Bölgedeki kültürlerin barışçıl ve insani haykırışları da o sesle buluşmuştu. Olay, Turabdin bölgesinde, AYN WARDO köyünde olmuştu. Yıl 1915'ti. Yani tam 100 yıl önce oluyor, bu barışçıl ittiatsizlik ve insani buluşma.

Etrafı sarılmış olan bu köyde, her yerden sığınmış, suçsuz ve sivil Suryanilerin kirli savaşa karşı neler yapılacağı konusundaki toplantılarına, şahitlik ediyordu tarih. Suryanilerin isteği, her zaman olduğu gibi o zamanda, Turabdin'de, atalarının toprakları üzerinde kimlik, dil, kültür, gelenek ve inançlarıyla, özgürce ve diğer kültürlerle barış ve güvenlik içinde yaşamaktı. Bölge barışı için kapıları açık tutup, çaba gösterme istemlerine işaret etmekti.

Amed valililiği 'sefer'de ferman vermişti. İktidarların klasik yöntemi olan, 'ideolojik', 'milliyetçilik', ve 'inanç' ayrılığı sivrilterek devreye konmuştu. Savaştan çıkarı olanlar, slogan üretmekle meşgül idi. 'Barış' istemi,'oyun' ve 'aldatmaca laf' gibi değerlendirildi. 'Kadim halk'ların, kendi toprağı üzerinde özgürce ve barış içinde yaşam hakkı unutulmuştu. Aynı ırk ve inançtan olmayanların katlinin vacip görülmesi yollunda, tavsiyeler dolaşıyordu. İşlenilecek insani suç ve çözümsüzlük, bir sonraki nesle miras olarak bırakılacağı, bilinmek istenmiyordu.

Toplumda tanınmış kışilere baskı ve gözaltılar yaşandı. Yaşam, mahalle ve sokaklarda adeta azap ve işkenceye dönüşmüştü. Anaların gözyaşı durmak nedir, bilmiyordu. Kaçacak ve sığınacak yer azalıyordu.


'Ayn Wardo', diyorlardı.'Bu köy yüksek bir tepeye kurulmuştu. Önce kadın ve çocukları gönderelim oraya. Yeterli yiyecek ve içecek stoku yapalım. Sonra da geçici olarak, haksızlığa karşı sesimize kulak verecekleri güne kadar, bizler de oraya yerleşiriz', demişlerdi, çalışıp eve ekmek getirmek zorunda olan erkekler.

Bölgedeki korku ve tehdit, komşularını ve dostlarını susturmuştu. Vijdan sahibi insanların sesi kısılmış, yapabilecekleri insani yardımları sınırlandırılmıştı. Korku ve güvensizlik, şehir sokaklarına ismini vermişti ve giderekten bu köylere kadar tesir ediyordu. Ancak dostları ve vijdan sahibi kişiler, korku duvarını aşıyor, tehlikeye rağmen, yaşanılan adaletsizliğe değiniyordu:

Bizler Hz. Muhammed, onlar ise Hz. İsa'ya gönül vermiş insanlar. Bizler Kuran-ı Kerim'e, onlar ise kutsal kitab İncil'e inanmakta. Her iki peygamber ve iki kitap ta Allah'ın. Her iki taraf ta aynı Allah'a inanıyoruz. Bu kin ve zulüm niye? Barış içinde kardeşçe yaşamak varken, bu savaş niye?!'


Ayn Wardo'nun etrafını saran duvarlar, çok önceden tamir edilmiş, etrafı örülmüştü. Buraya yüzlerce sivil, çocuk, yaşlı ve kadınlar yerleşmişti. Bir süreye yetecek kadar yiyecek ve içecek vardı. Köy aşağıdan, bir kale görünümü veriyordu.

O gece, Allah'a, O'nun Yüce Divanı'na uzandı eller dua için. Baba topraklarında, özgür ve barış içinde bir yaşamdı, istekleri. Her zaman olduğu gibi, her türlü düşmanlıktan uzaktı Suryanilerin hisleri. Kendilerine saldırıda bulunacaklara bile dua ediyordu. İnsanın en güzel yeri, kalplerine kin yerine sevgi yeşertmesi içindi, duaları.

Amed valisi emrindeki suvarilere, bir kısım Kürtlerde katıldı. Ayn Wardo'nun etrafı kuşatılmıştı. Etrafı sarılan köy sakinleri, savaşa karşı ittiatsizlik ve kendilerini koruma kararı vermişti.

Düzenli suvarilere karşı, iki aydan fazla devam eden sivil itiatsizlik süresince, içerde çok acılar yaşandı. Ağır bedeller ödendi. Özellikle kadınlar, yaşlılar ve çocuklar çok çekti. Su ve yemek sıkıntısı, çekilen acılara rağmen, haklı tarafın, özgürlük ve barış için tavrında değişiklik olmadı.

İnsanlık tarihi, insani değerleri koruyan örneklerle doludur. Ahlak sahibi olanlar, insani duygulara değer verenler, içte barış ve huzurun önemini bilenler, haklının çığlıklarına kulak verip destek sunanlar, zülmü yaşayanlar, haksızlıklara şahitlik etmiş olanlar, Allah'ı sevip, kalbinde o sevgiyle yanan herkes, baskı ve zülmün altında inleyenlerin imdadına koşmuşlardır. İnsan haklarını korumayı, kendilerine vazife olarak bilmişlerdir.

O zaman, Suryanilere yapılan bu zulmün durması için Şeyh Fethullah, barışın sesi olmuş, taraflara barış ve anlaşma çağrısı yapmıştır. Kutsal kitaplara inanan insanların katlinin suç olduğuna dikkat çekmiştir. Bu çağrı, Turabdin'de çığ gibi büyümüştür. İnsani çözüm ve barıştan yana olan herkes bu sese güç vermiştir, destek vermiştir. Taraflar arasındaki barış, bölgenin gelişimine yol açmıştır.

İnsanlık ve barıştan yana olanların desteğıyle, Ayn Vardo'daki sivil ittiatsizlik ve direnç, sesini duyurmuştu. Dualar kabul olmuş, kalplerdeki sevgiler bu başarıya imza koymuştu.


Ayn Wardo olayının 100. yılında, şehadet suyunu içenleri, Şeyh Fethullah ve tüm barışçıl insanları rahmetle ve saygıyla anıyorum. Ayn Wardo, valinin ve 'ferman'ına destek sunanların, yıl boyunca yaşatılan büyük acılara rağmen, siyasi ve kirli savaş planlarının krize dönüştüğü yer oldu. Sivil ittiatsizlik ve direncin, ulusal ve inançsal motifleri vardı. İstemler, barışçıl ve sivil direncin kendisini savunmasıyla ifadesini bulmuştu. Güçlerin dengesizliğine rağmen, geri adım atılmamıştı. İki aydan fazla süren, köyün etrafını saran güçlerle oluşmuş gayri insani izolasyon, zamanın toplumun önde gelen bir önder ve aydının haksızlığa karşı çıkması, değişik kültürlerden dost, vijdan sahibi ve barışçıl insanların desteğiyle kırılmış ve taraflar anlaşmaya zorlanmıştır.

Zarathustra Gabar ÇIYAN
Gazeteci-yazar